Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir.
Mevlana’nın Hayatı
Asıl adı Muhammed Celâleddin olan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, 30 Eylül 1207 yılında, bugün Afganistan sınırları içerisinde bulunan Belh şehrinde doğar. Babası, Sultânü’l-Ulemâ (Âlimler Sultanı) unvanına sahip olan Muhammed Bahâeddin Veled, annesi Mümine Hatun’dur.
Muhammed Bahâeddin Veled Mevlana’nın doğumundan bir müddet sonra ailesiyle Belh’ten göç eder. Mevlâna ve ailesi Şam’dan sonra Halep üzerinden Anadolu topraklarına girip Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri ve Niğde yoluyla 1222 yılında Lârende’ye (Karaman) gelip yerleşirler. Bahâeddin Veled, Karaman’da kendisi için yaptırılan medresede 7 yıl kalarak irşad faaliyetinde bulunur.
Mevlâna Celâleddin 1225 yılında Karaman’da Gevher Hatun ile evlenir. Mevlâna’nın yaptığı bu evlilikten Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi isimli iki oğlu dünyaya gelir. Gevher Hatun’un vefatı üzerine yapmış olduğu ikinci evliliğini Kerra Hatunla yapar ve Emir Âlim Çelebi isimli bir oğlu ile Melike Hatun isimli kızı olur.
Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın ısrarlı daveti üzerine Bahâeddin Veled ve ailesi, Karaman’dan Selçuklu Devleti’nin başkenti olan Konya’ya göç eder.
Mevlâna ve ailesi ilk zamanlar Altunaba (İplikçi) Medresesi’ne yerleşir. Vaaz ve irşad faaliyetleriyle meşgul olan Bahâeddin Veled kısa zamanda Selçuklu Devleti içerisinde meşhur olur. 12 Ocak 1231 yılında 85 yaşında iken Konya’da vefat eder.
Babasının vefatı üzerine onun yerine geçen Mevlâna, şimdi İplikçi Camii diye bilinen yerdeki medresede uzun yıllar dersler verir . 17 Aralık 1273 Pazar günü, 66 yaşında iken Konya’da vefat eder.
Mevlâna’nın Şemş ile Karşılaşması
Mevlâna’nın hayatında değişmelere sebep olan ve belki de onun hayatında dönüm noktası olarak nitelendirilen olay Şems-i Tebrizi ile buluşmasıdır. 1244 veya 1245 tarihinde gerçekleşen bu buluşmanın, medreselerde ders verme, camilerde vaaz etme suretiyle oldukça aktif ve sosyal olan Mevlana‘nın hayatını değiştirir ve vaktinin büyük bir kısmını Şems ile geçirir. Bu durumdan rahatsız olan Mevlana’nın müritleri Şems’in gitmesine sebep olur.
Mevlana, Şems ‘in geri dönmesi için adamlar gönderir ve gelmesini sağlar. Ancak şikayetlerin yeniden artmasıyla Şems, bir daha geri dönmemek üzere 1247 tarihinde Konya’dan ayrılır. Mevlâna Şemş’i unutamayarak Divan adlı eserini ona ithaf eder.
Mevlana’nın Eserleri
Dîvân-ı Kebîr (Büyük Divan): Eser gazel ve rubâîlerden meydana gelmektedir. Eser bulunan şiirlerin çoğu Mevlânâ’nın Şems ile buluşmasından sonraki döneme aittir.
Mesnevi: Mevlânâ’nın altı cilt ve yaklaşık 25.700 beyitten meydana gelen Farsça eseridir. Mevlana’nın tasavvuf anlayışını içeren eser, İslam kültürünün önemli kaynakları arasında gösterilir.
Fîhi mâ fîh (İçindekiler içindedir, ondaki ondadır, ne varsa ondadır): Mevlânâ’nın sağlığında oğlu Sultan Veled veya bir başka müridi tarafından kaydedilen sohbetlerinin vefatından sonra derlenmesiyle meydana gelmiştir.
Mecâlis-i Sebʿa (Yedi Meclis): Mevlânâ’nın vaaz ve sohbetlerinde yaptığı konuşmalardan oluşmaktadır.
Mektûbât (Mektuplar): Mevlânâ’nın değişik sebeplerle çeşitli kimselere yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.
Şeb-i Arûs (Farsça şeb: gece, Arapça arus: düğün)