Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlayan Antalya, tarihi ve kültürel turizme meraklı olanlar için tam bir cennet diyebiliriz! Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapması her dönemden izler taşımasını sağlamış. Görkemli yapılar, etkileyici mimariler, sayısız antik kent ve daha fazlası… Antalya tatilinizde not almayı unutmamanız gereken yerleri listeliyoruz şimdi:
Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde bulunan Kaleiçi, şehrin tarihinin izlerini taşıdığı için oldukça önemli bir bölge. Geçmişi günümüze bağlayan en somut yapılardan olan tarihi evler, sadece mimarileriyle değil o dönemdeki insanların yaşam şekillerini, davranışlarını, gelenek ve göreneklerini yansıttıkları için de büyük önem taşıyor.
Yığma taştan inşa edilen evler, sahiplerinin maddi durumlarına göre farklılık gösterse de ortak özellikleri çok. Hem sokak cephesi hem de sokağı görmeyen bir bahçeleri bulunan bu evlerin üst katında cumba bulunuyor. Zemin katta bahçelere açılan taşlıklar, taşlıklarda ise ağaçtan yapılmış kanepeler bulunuyor. Evlerin zemin katı depo, mutfak gibi alanların bulunduğu yer iken üst katlar yaşam alanı olarak kullanılıyordu.
Kaleiçi’nin dar sokaklarında bulunan birçok ev, aslına uygun olarak restore edilmiş. Günümüzde eğlence mekanlarının, restoranların, hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu bir tarihi turizm merkezi konumunda olan Kaleiçi’ne gitmişken Hadrianus Kapısı (Üç Kapılar), Eski Limanı da mutlaka görün.
Yerli ve yabancı turistlerin Antalya’da en sık uğradığı yerlerin başında bulunan Kaleiçi’nin deniz kokan sokaklarında keyifli yürüyüşler yaparken şehrin hemen hemen her yerinden görünen Yivli Minare’yi ziyaret etmeyi unutmayın. Selçuklu döneminden günümüze kadar ulaşan minare, ilk olarak Bizans kilisesi olarak yapılmış olsa da Alaattin Keykubat tarafından camiye dönüştürülmüş ve Antalya’nın ilk İslami yapılarından biri olarak ün kazanmış.
Antalya’nın popüler tatil merkezi Kemer’e bağlı Çıralı’da bulunan Yanartaş, sonsuz ateş olarak anılıyor. Çıralı girişinde bulunan köprüyü geçip sol taraftaki portakal bahçelerinin olduğu kısma vardıktan yaklaşık 3,5 km sonra Yanartaş’a varacaksınız. Yanartaş’a tırmanırken denizin ve doğanın güzelliğine bakarak soluklanmayı unutmayın.
Turist akınına uğrayan Yanartaş, denize yakın mesafede olup, taşlar arasından çıkan alevlerin hiç sönmemesiyle ünlü. Mucizevi bir deneyim yaşamak isterseniz Antalya tatilinizde Yanartaş’a mutlaka gitmelisiniz. Adını doğalgaz sıkışması sonucu oluşan küçük parçalardan alıyor.
Yanartaş Efsanesi: Yunan mitolojisine göre Antik Likya Kenti olan Kimera’nın yeraltından çıkan ateş kutsal kabul ediliyor. Efsaneye göre Homeros metinlerinde de yer alan ateş, Kimera adı verilen aslan, keçi ve yılan karışımı olan üç başlı canavarın nefes alıp verdikçe ağzından çıkan ateştir. O dönemdeki Likya kralı Bellophontes’i canavarı yenmesi için gönderir, kanatlı atı Pegasus ile birlikte canavarı öldüren genç, onu yerin yedi kat altına gömer. Kimera günümüzde de yerin dibinden ateş çıkarmaya devam eder.
Antalya’da görülmesi gereken tarihi yerler arasında kaleler de bulunuyor. Alanya’ya yaklaşık 40 km mesafede bulunan Alara Çayı’nın kenarındaki tepenin üstünde bulunan Alara Han Kalesi, Selçuklu hükümdarı I. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırıldı. Çayın kenarında kayaya oyulmuş dehliz ile ikinci sura kadar erişilebiliyor.
Kekova bölgesini dolaşmak isterseniz, Kaş’a 30 km, Demre’ye ise 20 km mesafedeki Üçağız Köyü’ne varmanız gerekiyor. Doğal bir liman görünümünde olan koyun kuzeyindeki tarihi kalıntılar Theimussa Antik Kenti’ne ait. Kendinizi zaman tünelinde gibi hissedeceğiniz bu antik kent, bir kitabeye göre M.Ö. IV. yüzyıla tarihleniyor. Günümüzde mezar kalıntılarını görebileceğiniz kentte kule kalıntısını da görebilirsiniz.
Antalya’nın simgesi konumundaki Tarihi Saat Kulesi, kalın beşgen bir burç üzerine inşa edilmiş olup, dört tarafında da birer saat bulunuyor. Kimin yaptırdığı ve ne zaman yapıldığı konusunda kesin bilgi olmasa da II. Abdulhamit’in tahta çıkışının 25. Yılında valilere yolladığı fermanda saat kulesi inşaatlarına başlanması yazılı olduğundan, o döneme ait olduğu düşünülüyor. 14 metre yüksekliğindeki Tarihi Saat Kulesi’nin görkemine şahit olmanızı öneririz.
Kaleiçi’nde bulunan 5 Ortodoks Rum kilisesinden biri olan Aya Yorgi Kilisesi, Antalya’nın mutlaka görmeniz gereken tarihi yapıları arasında yer alıyor. Şehrin yakın dönem tarihine ışık tutan yapısıyla 1920’li yıllardaki nüfus mübadelesinin ardından uzun süre depo amaçlı kullanıldı. 1991’den itibaren 2 yıl süren restorasyon dönemine giren kilise, boş kaldığı yıllarda harap bir haldeydi. Restorasyon sonrasında Kaleiçi Müzesi’nin sergi salonu olarak hizmete açılmış.
Noel Baba olduğu düşünülen Aziz Nicholaos’ın ölümüyle yapılan Noel Baba Kilisesi, Demre’de bulunuyor. Noel Baba’nın öldükten sonra bir süre burada yattığı, bir süre sonra kemiklerinin İtalyan denizcilerce Bari’ye götürüldüğüne inanılıyor.
Ülkemizin en çok antik kente sahip şehri Antalya’dasınız… Helenistik Dönemde Bergama Kralı, askerlerine “Gidin ve bana yeryüzündeki en güzel yeri bulun.” komutu verdi. Askerlerin gösterdiği yer şimdiki Antalya bölgesiydi. Kral burayı çok beğendi ve bir liman şehri kurdu. Bu nedenle Attalos’un adı verildi ve başlarda Ataleia olan ismi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Antalya’ya evrildi.
Yıllar içinde hakimiyet kuran medeniyetleri değişti ama hepsinden izler taşımaya devam etti bu güzel şehir… Şimdi gelin birlikte Antalya’da seyahatinizde mutlaka görmeniz gereken antik kentleri inceleyelim:
Rastgele 10 kişiye Antalya’da mutlaka gitmeniz gereken yerlerin neresi olduğunu sorsanız 8’i ilk olarak Olimpos Antik Kenti der! Öyle önemli ve gizemli bir yer burası. Tanrılar Kenti olarak da anılan kent, Kumluca ilçe sınırları içerisinde bulunuyor.
Ulu dağ anlamına gelen Olympos ismi, dünya üstündeki pek çok dağa verilmiş. Antik Likya’nın en önemli kenti konumunda olan Olympos’a gittiğinizde, o ünlü Olimpos Plajı’nda yüzmeyi de ihmal etmeyin.
Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte İ.Ö. 167-168 yıllarındaki sikkelerde isminin yazdığı görülmüştür. Günümüze ulaşan tarihi kalıntıların çoğu ağaç ve çalılarla örtülü olup, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait.
Caretta Caretta’ların yavrulama alanı olduğundan sit alanı ilan edilen kent, koruma altında bulunuyor. Olimpos’a gidenler genellikle sırt çantalı üniversite öğrencileri ya da arkadaşlarıyla bungalow evlerde kalma heyecanını yaşamak isteyen turistler oluyor. Ağaç evleri ve çadır kurulabilen açık alanları ile kamp meraklıları ve doğayla iç içe olmak isteyenler için de mükemmel olanaklar sunuyor.
Antik kentten günümüze ulaşan kalıntılar arasında Kaptan Eudomus’un lahdi de bulunuyor. Plaja giderken kayalığın oyuğunda yer alan lahit hem üzerindeki duygusal şiiri hem de gemi kabartması ile dikkat çekiyor. Olimpos Antik Kenti, halen gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen tarihi kalıntılarıyla keşfedilmeyi bekliyor.
Antalya’nın en önemli antik kentlerinden bir diğeri ise Side Antik Kenti. Antik dönemde Pamfilya’nın liman kentlerinden olan Side’nin geçmişi M.Ö. 8. yüzyıla, Hititlere kadar uzanıyor. 12. yüzyıldan itibaren terk edilmiş kentten günümüze pek çok tarihi kalıntı ulaşmış.
Likyalılar ve Perslerin hakimiyetine giren kent, özgürlük ve bağımsızlığı simgelemek için adına sikke basılmış. O dönemlerde Side halkı, Apollon, Afrodit, Ares ve Athena gibi pek çok tanrıya inanmış. Tarihi tiyatrosu, Apollon Tapınağı, hamamları, agorası, evleri, müzeleri ve kent kapısıyla her yıl yerli ve yabancı pek çok turist ağırlıyor.
Bizans, Roma ve Helen dönemine özgü mimari özellikleri görebileceğiniz Side Antik Kenti’nde Side Müzesi de mevcut. Antik kenti dolaştıktan sonra eski dönem uygarlıklarına ait heykelleri, sütunları ve portreleri görmek için müzeye mutlaka uğramalısınız.
15 Nisan / 2 Ekim
Gişe Yaz Açılış Saati: 08.30 – 19.15
Yaz Ziyaret Açılış Saati: 08:30 – 19.30
3 Ekim / 14 Nisan
Gişe Kış Açılış Saati: 08.30 – 17.15
Kış Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 17.30
Giriş Ücreti: 15 TL
Antalya’da görmeniz gereken yerler arasında Patara Antik Kenti’ni de eklemelisiniz. Likya medeniyetine başkentlik yapmış bir sahil kasabası olan Patara, arkeolojik ve tarihi değerlerinin yanı sıra Caretta Caretta’ların milyonlarca yıldır yumurtlamak için uğradıkları ender sahiller arasında bulunuyor.
Dünyanın ilk meclis binasının bulunduğu Likya kentinin geçmişi, M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzanıyor. Döneminde oldukça büyük bir öneme sahip olan Patara Limanı, zamanla kumla dolmaya başladığı için önemini yitirmiş.
Patara kentinin önemine katkı sağlayan bir diğer olaysa Büyük İskender’in kuşattığı kent olması.
1988’den beri UNESCO Dünya Kültür Mirası korumasında olan Xanthos Antik Kenti’nde yapılan ilk kazı çalışmaları Charles Fellows’a ait. Bulduğu önemli eserleri sökerek Patara’ya yanaşan harp gemisiyle Londra’ya taşıdığından, günümüzde kente ait pek çok eser British Museum’da sergileniyor.
Savaşçı bir ruha sahip olan Xanthos halkı, M.Ö. 545’te Perslerin hakimiyetine girene kadar tamamen bağımsızdı. Perslerin istilası üzerine sonuna kadar savaştılar. M.Ö. 475-450 yılları arasında büyük bir yangınla bütün kent yandı.
Mutlu ve parlak dönemlerinden çok hüzünlü geçmişiyle anılan Xanthos, arkaik ve klasik dönemlerde bulunduğu bölgenin en önemli kenti konumundaydı. Perslerin ardından Romalıların kontrolüne giren sonrasında ise Bizans egemenliğine girdi. 7. yüzyılda ise Arap akınlarına kadar Bizans egemenliğinin piskoposluk merkezi olarak kaldı. Tüm uygarlıkların inşa ettirdiği yapılarda Helenistik ve Roma döneminin izlerini görmek mümkün.
Xanthos Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir: Kaş-Fethiye otobüslerini kullanarak bu güzel antik kente kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz.
Adres: Xanthos Antik Kenti, Kınık Mahallesi, Kaş / Antalya
5 Nisan / 2 Ekim
Yaz Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 19.30
3 Ekim / 14 Nisan
Kış Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 17.30
Giriş Ücreti: 12 TL
Telefon: +90 (242)-238-56-88
Antalya şehir merkezinin 8 km batısında, Karpuzkaldıran Plajı ve askeri bölge arasında bulunan Magydos, Antalya’da ziyaret etmeniz gereken antik kentler arasında yer alıyor. Antik kaynaklarda İ.Ö. 4. Yüzyıldan beri adı geçen kentin küçük bir bölümünü NATO üssü kaplıyor.
Antik kente gittiğinizde ilk gözünüze çarpacak şey, yaklaşık 230 metre uzunluk ve genişliğindeki yapay liman oluyor. Kıyıdaki hamama ve su kemerine de göz atmayı unutmayın.
Türkiye’nin en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olan Termessos Antik Kenti, Antalya’nın 30 km kuzeybatısında bulunuyor. El değmemiş atmosferiyle diğer antik kentlerden daha farklı bir havası var. Hem doğal güzellikleri hem de tarihi eserlerinden dolayı Milli Park kapsamına alınmış olan Termessos’un çift ‘s’ ile yazılmış olması, Anadolu insanları tarafından kurulduğunun kanıtı niteliğindedir.
Büyük İskender kuşatmasına karşı Termessosluların gösterdiği güçlü savunmayla anılan şehir, Pisidya bölgesinde Milyas olarak anılan bölümde konumlanıyor. Kenti Anadolu’nun en eski halklarından Solym’lerin kurduğu biliniyor. Bizans döneminde ve sonrası hakkında hiçbir şey bilinmiyor.
15 Nisan / 2 Ekim
Yaz Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 19.30
3 Ekim / 14 Nisan
Kış Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 17.30
Giriş Ücreti: 6 TL
Tel : +90 (242) 238 56 88
Termessos Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir: Antalya şehir merkezine 30 km mesafedeki Güllük Dağı’nın tepesindeki bir plato üzerine kurulu olan Termessos Antik Kenti’ne kendi özel arabanızla gidebilirsiniz. Antalya-Burdur yolu üstünde Korkuteli yönüne dönüp yaklaşık 15 km ilerlediğinizde ulaşabilirsiniz.
M.Ö. 10. yüzyılda Akalar’ın kurduğu antik kent, Antalya’nın Serik ilçesinin Belkıs Köyü’nde yer alıyor. M.S. 2. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilen 12 bin kişilik amfi tiyatrosuyla ünlü olan kent, yanında bulunan Köprüçay ve üzerinde bulunduğu ticaret yolu nedeniyle önemli bir konuma sahipti. Romalı Zenon tarafından inşa edilen tiyatro, günümüze ulaşabilen sahneler arasında en eski tarihlere dayananlardan biri.
Tiyatrodan sonra görmeniz gereken en önemli kalıntı su kemerleri. Kuzeydeki dağlardan su taşıyan su kemerleri, 1 km’lik uzunluğa sahip. Dönemin mühendislik becerisine şahit olmak adına mutlaka yakından görmenizi öneriyoruz.
Agora, tiyatro, hamam, sarnıçlar, stadyum gibi yapılardan oluşan antik kentten günümüze pek çok tarihi yapı ulaşmış. Her yıl yerli ve yabancı pek çok turisti ağırlayan kentte, tiyatro ve konser gibi etkinlikler gerçekleştiriliyor.
Kendi adına para bastıran ilk Anadolu şehirleri arasında bulunan Aspendos, efsaneye göre Truva Savaşı’ndan sonra Pamphylia’ya gelen koloniciler tarafından kuruldu. Tarih boyunca çok kez işgal edilen Aspendos, bir süre Büyük İskender’in egemenliğinde kaldı ve en parlak dönemini Romalılar zamanında yaşadı. Selçuklular döneminde kervansaray olarak kullanılan kent, Atatürk’ün isteğiyle restore edildi ve halka açık hale getirildi.
Aspendos’a Nasıl Gidilir: Antalya’nın merkezinden yaklaşık 50 km mesafedeki Serik beldesinde bulunan antik kente Antalya Otogarı’ndan düzenli olarak kalkan otobüsleri kullanarak ulaşabilirsiniz. Bu otobüsler ile Serik’e varmanız, sonrasında da Aspendos’a giden minibüsleri kullanmanız gerekiyor.
Aspendos Antik Kenti’ne kendi özel aracınızla ulaşmak isterseniz, Belek’e 18 km, Side’ye 36 km ve Alanya’ya 94 km mesafede olduğunu hatırlatalım.
Tel : +90 (242) 238 56 88
Adres : Belkıs, Serik, Antalya
15 Nisan / 2 Ekim
Gişe Yaz Açılış Saati: 08:00 – 19.15
Yaz Ziyaret Açılış Saati: 08:30 – 19.30
3 Ekim / 14 Nisan
Gişe Kış Açılış Saati: 08:00 – 16.50
Kış Ziyaret Açılış Saati: 08:30 – 17.30
Giriş Ücreti: 35 TL
Antalya’nın tarih ve portakal çiçeği kokan antik kentlerinde zamana yolculuk yapmaya doyamayanlardansanız, sıradaki kentimizi anlatmaya başlayalım: Perge!
Antalya’nın 18 km doğusunda, Aksu ilçesi sınırlarında bulunan kent, Bergama’da başlayıp Side’de sona eren antik yol üzerinde yer alıyor. Aksu (Kestros) Nehri, kentin coğrafi konumunu oldukça değerli kılan bir unsurdu. Döneminde toprağı verimli hale getirmesi ve şehir içi ulaşımı sağlaması bakımından önemini uzun süre korudu. Şehrin nehre verdiği önemini sikkelerinden, kabartmalarından ve Akropolis’in eteğindeki anıtsal çeşmede yer alan Nehir Tanrısı heykelinden anlamak mümkün.
Makedonya kralı Büyük İskender, ordusunu Lykia’dan Pamhylia’ya göndermiş, kendisi de yakın komutanları ile kıyı şeridini izleyerek Perge’ye ulaşmış. Araştırmalara göre hiçbir kaynakta Perge şehri ile Makedonya ordusu arasında bir savaştan bahsedilmediğinden, şehrin savaşmadan Büyük İskender’e teslim olduğu düşünülüyor.
İ.S. 1. yüzyıldan itibaren tüm Anadolu’nun en düzenli Roma kentleri arasında sayılan Perge’de yapılan kazılar sonucunda önemli buluntular elde edilmiş, tüm bunlar Antalya Müzesi’ne devredilmiş. Dünyanın en zengin Roma Dönemi heykel müzeleri arasında bulunan Antalya Müzesi’ne mutlaka uğramanızı öneriyoruz.
Büyük İskender şehri aldıktan sonra her biri yarım tonu bulan taşlarla sur duvarları inşa ettirmiş. Pergelilerin İskender’e hiç direnmeden şehri vermelerinin nedeni olarak şehri koruyan surların olmaması tahmin ediliyor. Antik kenti gezmeye bu anıtsal sur duvarları boyunca yürüyerek başlayabilirsiniz.
Su kanalı, sütunlu cadde, gözetleme kulesi, Roma hamamı, agoralar, çift kapılı dükkanlar, 12 bin kişilik anıtsal tiyatro, zemini kaplayan mozaikler ve at nalı şeklindeki stadyumu görmeden Perge Antik Şehri’nden ayrılmayın.
15 Nisan / 2 Ekim
Gişe Yaz Açılış Saati: 08.00 -19.00
Yaz Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 19.30
3 Ekim / 14 Nisan
Gişe Kış Açılış Saati: 08.00 – 16.30
Kış Ziyaret Açılış Saati:08.30 – 17.30
Giriş Ücreti: 35 TL
Perge Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir: Perge Antik Kenti’ne gitmek için Aksu ilçesine ulaşmalısınız. AC03 numaralı otobüslerle Antalya şehir merkezinden Aksu’ya 1 saatte ulaşabilirsiniz. Aksu’ya vardığınızda ise Perge tabelasını takip ederek yaklaşık 2 km’lik bir yürüyüşün ardından antik kente varabilirsiniz.
Tel : +90 (242) 238 56 88
Adres : Aksu, Antalya
Serik ilçesine 15 km uzaklıkta bulunan Aspendos ve Perge arasındaki tepede konumlanıyor. Diğer Pamfilya kentleri gibi Truva Savaşı’nın ardından bölgeye göç edenlerin inşa ettiği bir antik kent burası… Tarih boyunca pek çok depreme maruz kalmış ve günümüze harabe şeklinde ulaşabilmiş. Yine de antik kentlere ve tarihe özel bir ilginiz varsa ziyaret edebilir, çeşme, anıt mezar, birkaç mimari yapı ve sur duvarlarını yakından görebilirsiniz.
Tepede ev kalıntıları, sokaklar, Bizans Kilisesi ve Selçuklu Camisi bulunuyor. Tepenin batısında ise Helenistik çağlardan kalma surlar, kuleler, kapılar ve kente çıkan yollar yer alıyor. Güneyde bulunan 8 bin kişilik tiyatro alanını da mutlaka görmelisiniz.
Demre ilçesinde bulunan Myra Antik Kenti, Likya Birliği’nin 6 büyük kentinden biriydi. Bugünkü Demre Çayı’nın (Myros Nehri) batısındaki kanal ile ulaşım sağlanıyordu. Aziz Nikolas’ın piskoposluk yaptığı yer olarak ünlenen antik kentin tarihi M.Ö. 5. yüzyıla dayanıyor. Şehrin en önemli yapısı ise tahmin edileceği gibi St. Nikolas Kilisesi… Maalesef 1034 yılında Arap akınları nedeniyle yıkılan kiliseyi günümüzde görebilmek mümkün değil.
Tüm dünya tarafından Noel Baba olarak tanınan Aziz Nikolas, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarındaki önemli Lykia kentlerinden Patara’da dünyaya geldi.
Denizcilerin ve öğrencilerin koruyucusu olduğuna inanılan Aziz Nikolas’ın lahdinin üstünde balık pulu deseni bulunuyor. Haçlı Seferleri’nde tüccarların Aziz Nikolas’ın kemiklerini çalıp Bari’ye götürdüğü ve bir bazilikaya gömdüklerini biliniyor. Geride kalan kemikler ise günümüzde Antalya Müzesi’nde sergileniyor.
Aziz Nikolas (Noel Baba) Müzesi’ne ziyaret saatleri ve giriş ücreti ise aşağıdaki gibi:
15 Nisan / 2 Ekim
Gişe Yaz Açılış Saati: 08.00 – 19.00
Yaz Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 19.30
3 Ekim / 14 Nisan
Gişe Kış Açılış Saati: 08.00 – 16.30
Kış Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 17.30
Giriş Ücreti: 30 TL
Nasıl Gidilir: Antalya-Demre otobüsleri ile ulaşılabilir.
Adres: Müze Caddesi Noel Baba Müzesi Demre / ANTALYA
Telefon: +90 (242)-238-56-88
Paleolitik Çağ’dan Roma Devri’ne kadar olan dönemden önemli eserlerin sergilendiği Antalya Arkeoloji Müzesi, 1922 yılında öğretmen Süleyman Fikri Erten tarafından yaptırılan müze, 1. Dünya Savaşı’nın ardından işgal güçlerinin çeşitli arkeolojik değerlerimizi yağmalamasını önlemek amacıyla kurulmuş olup, 13 teşhir salonu, çocuk bölümü ve açık hava galerilerinden oluşuyor. Tamamı yöreye ait eserlerin sergilendiği müzede, sikkeler, mozaikler, ikonalar, imparator heykelleri ve etnografya eserlerini görebilirsiniz.
1988 yılında Avrupa Konseyi Özel Ödülü’nü alan Antalya Arkeoloji Müzesi’nin ziyaret tarihleri ve giriş ücreti aşağıdaki gibi:
15 Nisan / 2 Ekim
Gişe Yaz Açılış Saati: 08.30 – 19.15
Yaz Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 19.30
3 Ekim / 14 Nisan
Gişe Kış Açılış Saati: 08.30 – 17.15
Kış Ziyaret Açılış Saati: 08.30 – 17.30
Giriş Ücreti: 30 TL
Antalya’nın en güzel plajları arasında bulunan Konyaaltı Plajı, 1.5 km uzunluğunda sahil şeridine sahip. Mavi Bayraklı denizi ile Konyaaltı’nda keyifle güneşlenebilir, su sporları aktiviteleri yapabilirsiniz.
Alanya ilçesinin en ünlü plajlarından Kleopatra Plajı, 2 km genişliğinde ve Mavi Bayrak Ödüllü plajıyla hayalinizdeki deniz, kum, güneş tatilini gerçekleştiriyor. Antik Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın ismiyle anılmasından ve harika bir deniz ile kumsala sahip olmasından dolayı yerli ve yabancı turistler tarafından sıkça tercih edilen plajda Kleopatra ve Roma İmparatoru Antonius’un yüzdüğü rivayet ediliyor.
Hem güneşin ve denizin tadını çıkarmak hem de yüzerken Alanya Kalesi’nin nefis manzarasını izleyebilmek için Antalya tatiliniz süresince Kleopatra Plajı’na mutlaka uğramalısınız. Akşama kadar kalırsanız gün batımı manzarasını izlemeyi de unutmayın.
Antalya’nın popüler ilçelerinden biri olan Lara’nın plajı kesinlikle görülmeye değer. Yaz aylarında çok kalabalık olan Lara Plajı, 2 km uzunluğundaki sahil şeridi, göz alabildiğine kumluk plajı ile Antalya’nın en ünlü plajları arasında bulunuyor.
2017 yılı Mavi Bayrak Ödüllü plajında harika bir deniz tatili yaşayabileceğiniz gibi kumunun romatizmal hastalıklara iyi geldiği söyleniyor. Hem sağlık sektörü hem de turizm açısından önem taşıyan Lara Plajı, mis kokulu çam ormanlarıyla kaplı.
Karpuz Kaldıran Plajı, dünyada örneği az olan plajlardan… Düden Şelalesi’nin denizle birleştiği noktadaki konumu, sığ denizi ve ince kumu ile kalabalığı sevmeyenlerin huzur bulacağı Antalya plajları arasında yer alıyor.
Antalya tatilinizde Kemer Plajı’na gitmemek olmaz. Sabahları denizin ve güneşin tadını çıkarırken akşamları plaj partileriyle eğlenebileceğiniz Kemer’de birbirinden güzel plajlar bulunuyor.
Adını incecik kumlarından alan İncekum Plajı, yaz aylarında Alanya’da kamp kurmak isteyenlerin öncelikli tercihleri arasında. İncekum Orman Kampı da burada bulunuyor. Sığ bir denize sahip olduğundan çocuklu aileler için de ideal olan İncekum Plajı, Kleopatra Plajı’nın karşısında yer alıyor.
Yolunuz Kaş’a düştüğünde mutlaka uğramalısınız demeyeceğiz çünkü Kaputaş Plajı’nı görmek için yolunuzu Kaş’a düşürmelisiniz. Beyaz kumu ve turkuaz denizi ile göz kamaştıran plaja, Kaş’tan düzenli olarak minibüs seferleri bulunuyor. Hiçbir işletmenin olmadığı sahilde deniz ve kumla baş başa kalabilir, ülkenin en küçük plajı olan Küçükçamlık Plajı’nı ziyaret edebilirsiniz.
Türkiye’nin en uzun 2. kumsalına sahip Patara Plajı, 280 metre genişliği ve 14 km uzunluğu ile dikkat çekiyor. Apollo Tapınağı’na ev sahipliği yapan plaj, Caretta Caretta’ların Türkiye’deki en önemli üreme yerleri arasında bulunuyor.
Patara Antik Kenti’nin içinden geçip ulaşılan plaj, deniz kaplumbağaları ile dönüşümlü olarak kullanılıyor. Caretta’ların sahilde olduğu zaman diliminde insanların plaja girmesi ve ışık yakması yasak.
Kalkan’a 17 km, Kaş’a ise 43 km mesafede bulunan Patara Plajı’nın göz kamaştıran atmosferini mutlaka görmelisiniz.
Çıralı Plajı, Antalya’nın caretta caretta’lara ev sahipliği yapan plajları arasında bulunuyor. Berr