News

Çanakkale Troya Müzesi - Çanakkale

Troya Müzesi Merkez İlçe, Tevfikiye Mahallesi, 4 pafta, 101 ada, 360 parselde bulunmaktadır.  Müze, yaklaşık 90.000 m²’lik büyüklüğe sahip olan parsel içerisinde 12.765 m² kapalı alanlı müze teşhir, depolama, idari birimler, sosyal donatı mahalleri ile 37.250 m² açık teşhir, peyzaj ve ziyaret alanlarından oluşmaktadır.

Müze zemin artı üç kattan oluşmaktadır. Ziyaretçi her teşhir katına rampadan çıkarak ulaşabilmektedir. Müzenin teşhir alanlarına çıkılan rampanın toplam uzunluğu ise yaklaşık 480 metredir. Troya Müzesi’nde; Homeros’un İlyada Destanı ile tarihe geçmiş Troas Bölgesi’nde iz bırakan Troya ve kültürlerinin yaşamı ve arkeolojik tarihi, kazılardan çıkan eserler aracılığıyla anlatılmaktadır. Ziyaretçiler müzeyi gezerken yedi başlığa bölünmüş bir hikâyeyi takip etmektedirler:

  • Troas Bölgesi Arkeolojisi,
  • Troya’nın Tunç Çağı,
  • İlyada Destanı ve Troya Savaşı,
  • Antik Dönemde Troas ve İlion,
  • Doğu Roma ve Osmanlı Dönemi,
  • Arkeoloji Tarihçesi, Troya’nın İzleri.

Müze ziyareti rampadan inerken başlamaktadır.

Rampanın duvarlarında bulunan nişlerde Troya’nın farklı katmanları; mezar taşları, büyük boy heykeller, sahne canlandırmaları ve büyük boy fotoğraflarla anlatılmaktadır. Müzenin giriş alanı olan, Troas ve çevresini konu alan sirkülasyon bandında ise devam eden sergi katları öncesinde ziyaretçiye bir oryantasyon sağlamak amacıyla arkeoloji bilimi; arkeolojik ve arkeometrik tarihleme yöntemleri, “neolitik, kalkolitik, tunç çağı, demir çağı, höyük, restorasyon, konservasyon” gibi terimler şemalar, çizimler, metinler ve interaktif yöntemlerle aktarılmaktadır.

ZEMİN KAT

Bu bölümde Troas, coğrafyası ve arkeolojik kalıntılarıyla genel olarak anlatılmaktadır. Assos, Tenedos, Parion,

Müzisyenler Grubu (MÖ 4. yy)

1995 yılı kazı çalışmalarında ele geçirilmiş Assos Batı Nekropolü mezar buluntularıdır. Olasılıkla Dionysos kültüyle ilintili olan bu grup, panflüt çalan silenos; lyra, khitara, flüt, kastanyet ve ritim aleti çalan; dans eden, şiir okuyan, şarkı söyleyen pişmiş toprak figürinlerden oluşmaktadır.  Figürinlerle beraber bulunan altın takılar ve vazolardan oluşan mezar hediyelerinin, MÖ 4. yüzyılın ilk yarısına, Aristoteles'in Assos'ta felsefe okulu kurduğu yılların (M.Ö. 347-344) hemen öncesine tarihlenmesi, bu dönemde Assos kentinin sosyo-kültürel yapısına ışık tutması açısından oldukça önemlidir. Mezar buluntuları, kentteki kültler, tiyatronun sosyal ve dinsel yaşamdaki yeri, Assos’un diğer kentlerle ticari ve kültürel ilişkileri, kadının sosyal ve dinsel yaşamdaki yeri gibi birçok konuyu aydınlatmaktadır. Eserlerdeki farklı tipler yüksek sanat ürünü özelliği göstermelerinin yanı sıra Klasik Çağ'ın günlük yaşamını ve sanatını anlamamızı sağlaması açısından büyük önem taşımaktadır.

 

Her kentin panosunda Troas Bölgesi’nde nerede olduğu işaretlenmekte ve kentin bir görseli yer almaktadır. Zemin katta kentlerin pano üzerindeki tanıtımında eserleri veya adları basitçe açıklamayı hedefleyen, çocuklara yönelik keşif kutuları bulunmaktadır. Dardanos ve Çan Tümülüsleri ile satraplık dönemine tarihlenen Altıkulaç Lahti bu katta yer almaktadır.

(Çan, Altıkulaç Lahdi Klasik Dönem MÖ 430/ M.Ö. 5. yy içinde)

1998 yılında Çanakkale Çan ilçesi Altıkulaç köyünden gelmiştir. Burada bulunan tümülüs ve içindeki lahit tahrip edilmiştir. Lahdin kırılan parçalarını ve ait olduğu yerdeki diğer kalıntıları açığa çıkarmak amacı ile kısa süreli bir kurtarma kazısı gerçekleştirilmiştir. Kazılarda lahdin tahrip edilmiş olan parçaları ve içinde bulunduğu yuvarlak planlı mezar odasına ait temel kalıntılarına rastlanmıştır. Tahrip edilmiş parçaları ile birlikte lahit, Çanakkale Arkeoloji Müzesine götürülmüş, tümlenebilen parçaları ile restore edilerek Müzede sergilenmeye başlanmıştır. 

 

Mermer lahdin üzerindeki boyalı sahneler çok iyi korunduğu için eser büyük bir önem taşımaktadır.  Lahdin MÖ 5. yüzyılın sonlarında burada hüküm süren Anadolu’lu bir hanedan için yaptırılmış olduğu düşünülmektedir. Anadolu’da, Perslerin gelmesi ile birlikte hakim olan sanat anlayışını en iyi gösteren nadir örneklerden birisidir. Altıkulaç lahdinde insanların yaş durumu ve savaşan farklı halklar, saç, sakal, boy, silahları ve giyimleri farklı verilerek gerçeklik ön plana çıkarılmıştır. Genellikle mermer nesneler üzerinde boya izinin antik çağlardan günümüze ulaşmasının zor olduğu göz önüne alındığında böylesine iyi korunmuş bir boyalı örneğe sahip olmak büyük önem taşımaktadır.

 

Kendisine özgü birçok ayrıcalık taşıyan Assos Athena Tapınağı, mimari olarak Dor düzeninde inşa edilmiş olmasına rağmen, İyonik özelliklere de sahip bulunan Anadolu’daki tek tapınaktır. Tapınak sütunları Dor düzeninde olsalar da,  Architravında ( sütunların üzerinde bulunan yatay kısım) yer alan friz, (Frizler İon düzeninde bulunur, üst yapının kabartmalı ya da bezemeli orta bölümüdür) Dor nizamlı olan bu tapınakta bezemeli olarak karşımıza çıkar. Dor düzeninde kullanılan metop (baştaban üzerinde yer alan kabartmalı veya kabartmasız, kare veya dikdörtgen şeklindeki taş levhalar)  ve triglyph (metoplar arasında yer alan üçlü dikey unsur) bu tapınakta mevcut olup, değişik mitolojik hikâyelerle bezenmiştir. Bugün bunlardan küçük bir bölüm İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin Assos salonunda sergilenmektedir. Kabartmaların diğer bölümleri ise, Louvre ve Boston Müzelerindedir. Frizde Herakles – Kentauroslar mücadelesi, şölen sahnesi, geyik, aslan, sphinks gibi hayvan kabartmaları  işlenmiştir.

 

Çanak Çömlek: Troas bölgesinin en erken Attika seramiği buluntuları Troia'da ele geçen MÖ 580 civarına tarihlenen Sophilos tarzına yakın bir kapak parçası ile büyük boy kapalı kaplara ve lekanislere ait parçalardır [Nörling 1994:438]. Troia'da gri seramik, Tunç Çağı içlerinden, Demir Çağı'na kadar uzanan bir zaman diliminde, güçlü ve kesintisiz bir kullanım geleneğine sahiptir [Polat 2002:191]. C. Boulter ve Blegen, Troia'da G2/3 alanlarında yoğun olarak ele geçen seramiklere, buluntu yerinden yola çıkarak G2/3 seramikleri ismini vermiştir. Dörpfeld ve Schmidt bu seramikleri kaliteli Geometrik ya da Geç Geometrik seramikler olarak değerlendirmiştir. Kaliteli olan seramikler, kaliteli açık kırmızı ve kırmızı-kahverengi killidir. Açık sarı ya da sarı-kahverengi astarlı ve açık kırmızı kırmızı-kahverengi, siyah, kahverengi ya da sıklıkla çikolata renkli boyalıdır [Mommsen et al. 2001:196]. Troia G2/3 seramiklerinde form olarak içki kaplarından kantharos, kyliks, kase ve skyphos ile jug ve amphora gibi çok büyük boyutlu kap formları sıklıkla kullanılırken, krater, dinos ve tankard gibi büyük boyutlu kap formları ile hydria, oinokhoe, küçük çömlekler ve amphoriskos gibi bazı kap formlarının nadir olarak kullanıldığı görülmektedir. G2/3 seramikleri Geometrik ve Arkaik dönemler arasında, geçiş döneminde ortaya çıkmıştır. Bu sebepten dolayı bazı kap formları arkaik özellik taşımaktadır. Bunun yanında Troia G2/3 seramiklerinin lokal gri seramik formlarından etkiler taşıdığı anlaşılmıştır [Fisher 1996:120]. Troia VIII tabakasından ele geçen seramiklerin, üçte ikisi tek renkli Aiol gri seramiğidir. Yapılan nötron aktivitesi analizleri, Troia VIII tabakasında ele geçen, Arkaik ve Protogeometrik Aiol gri seramiklerinin, Troia'da üretilmiş olduğunu kanıtlamıştır [Mommsen et al. 2001:204]. Barbar seramikleri olarak bilinen kaba ve el yapımı seramikler Troia VIIb1 tabakasına özgüdür. Barbar seramikleri ilk kez Troia VIIb1'de görülmelerinin ardından, bir sonraki tabaka olan Troia VIIb2'de yaygınlaşmıştır [Pavuk 2001:61]. Troia VIIb1'de aniden elle yapılmış barbar seramiklerinin, geleneksel ve çarkta yapılmış seramiklerin yanında ortaya çıkması, Troia'ya yabancı göçmenlerin gelmesi ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda bazı ev gereçlerini, bu alıştıkları kaba malzemeler olarak yapmaları şeklinde açıklanabilir. Bunun yanında, Troia'da çömlekçiler, kaliteli seramiklerini halk için yapmaya devam etmiştir. Bu durum, barbar seramiklerinin diğer seramiklere oranının %10'da kalmasıyla kanıtlanmış durumdadır [Koppenhöfer 1997:333]. Son derece kaba yapıya sahip, el yapımı ve asimetrik şekilli bir seramik türü olan "Buckelkeramik" ya da "Knobed Ware" ise Troia VIIb2 tabakasının karakteristik seramiği olarak ortaya çıkar. Hamurunda quartz, feldespat, biyotit ve kaya parçacıkları yer alır. Hamur rengi siyahtan başlayıp kahverengi, zeytin grisi, kızıl kahverengiden, açık portakal kırmızısına kadar bir renk değişimi gösterir. Seramiğin dış yüzünde meydana gelen alacalı renk ise düzensiz fırınlanmadan kaynaklanmaktadır. Dekorasyonda yumrular, kazıma, baskı ya da dalga tekniği kullanılır. Bunun yanında, üçgen, ip baskı, ilmek ve noktalarda diğer bezeme elemanlarıdır. Form olarak ise genelde S profilli kaplar kullanılır [Koppenhöfer 1997:320]. Troia'da VIIb2 tabakasında görülen Buckelkeramik kültürünün taşıyıcısı olarak Thrak kavimleri gösterilmektedir [Hüryılmaz 1999:2]. Troia'da Arkaik dönem günlük kapları üzerine yapılan çalışma sonucunda, incelenen kapların büyük çoğunluğunun gri seramik olduğu, az bir oranda ise ten rengi seramiğin ele geçtiği görülmüştür. Ayrıca her iki seramik türü de birbirinden form ve bezeme anlayışı açısında etkileniştir [Kılıç 1996:59]. 2009 yılında I25 açmasında, beklenmedik bir şekilde Troia VIIb dönemine ait kap bulunmuştur. Kalenin bu kadar uzağında bu döneme ait kalıntılara ilk kez rastlanmaktadır [Pernicka-Aslan 2011: 249]